Aygün mesajında şu ifadelere yer vedi, “Bir ülkenin gelişmesinde büyük bir paya sahip olan eğitim, kişinin geleceğini şekillendiren ve bireylerin yaşadığı toplum için değerli olan yetenek, tutum ve davranış biçimlerini geliştirmelerini sağlayan planlı etkiler sürecidir. Eğitim sürecine şekil veren şüphesiz geleceğin mimarı olan öğretmenlerdir. Muhatabı insan olan ve onu hayata hazırlayan öğretmenin görevi; erdemli, bilinçli, ahlaklı ve bağımsız düşünen iyi ve faydalı bireyler yetiştirmektir. Bu görevi en iyi şekilde yerine getirirken öğretmenlerimiz geleceğimizi tekrar inşa edecek ve erdemli, bilinçli bir toplumun temellerini atacaktır.

Öğretmenlerimiz görevleri sırasında birçok zorluk ile karşılaşmasına karşın yine de üzerilerine düşen sorumluğun bilincinde ve bu sorumluluğun ağır yükü atında görevlerini en iyi şekilde ifa etmektedirler. Bu mesleğin bir peygamber mesleği olduğu ve vicdani sorumluluk gerektirdiği bilincinde olan öğretmenlerimizin ve öğretmenlik mesleğinin bir çok sorunu bulunmaktadır. Ancak öğretmenlik mesleğine yönelik sorunların sadece 24 Kasım da hatırlanıp akabinde unutulduğu yada kongre sonuç bildirgelerinde kâğıt üzerinde kaldığı aşikârdır.

Öğretmenlerimizin ve öğretmenlik mesleğine yönelik olarak birçok sorun sıralamak mümkündür. Mesleğin toplum içinde itibarının azalması, evrak yoğunluğu, ücret adaletsizliği, eğitim politikalarındaki sorunlar, nitelikli öğretmen eğitiminin sorunları, hizmetiçi faaliyetlerinin yetersizliği… gibi. Bu sorunlar içinde beklide en önemlisi ülkemizde öğretmenlik mesleğinin itibarının azalması ve üstlendiği misyona yeteri kadar önem verilmemesidir. Oysaki hem kültürümüzde ve inanç yapımızda öğretmenlik hep kutsal bir meslek olarak algılanmış ve değer görmüştür. Günümüzde öğretmenlik mesleğinin bu şekilde algılanması geçmiş ve gelecek arasındaki kültürel farklılaşmasının ne kadar büyük bir uçurumun olduğunun göstergesidir. Ancak öğretmenlik mesleğindeki bu yozlaşmanın tek sorumlusu toplumdur yada şu bu demek doğru değildir. Sorunu bu görevi ifa edenlerde, yetiştirilen bireylerde, yetiştirme tarzlarında, eğitim politikalarında….vb. kısacası herkeste aramak gerekir. Ama en büyük sorumlu kim (?) sorusunun cevabı STK’ların yanlış ve eksik tutumlarında, öğretmenlik mesleğinin itibar kazanmasına yönelik çalışmalarının eksikliğindedir.

Tüm bu eksikliklerin ve sorunların aşıldığı yada büyük çabaların sergilendiği ve öğretmenlerin sadece 24 saatlik bir zaman diliminde değil 8760 saat hatırlanması dileği ile çocuklarımızın yetişmesinde en büyük rolü oynayan geleceğimizin mimarı, fedakâr öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü, Eğitim Çalışanları Derneği (EÇA-DER) olarak en içten duygular ile onur ve saygı ile kutlarız.