Eğitim Bir Sen Besni İlçe Temsilcisi Mahmut Akdoğan yayınladığı mesajda şu ifadelere yer verdi: ”Öğretmenlik, insanlık tarihinin en önemli, ilk ve ölümsüz mesleğidir. Çünkü ilk insan, ilk peygamber ve sonraki tüm peygamberler toplumu ıslah adına bu kutsal vazifenin inşa edenleri ve bu uğurda her türlü bedeli ödeme adına mücadele verenleri olmuşlardır. Çünkü onlar, ilk emri “İkra” ‘Oku’ olan ve “Kalemle yazmayı öğreten” bir dinin davetçisi ve onu oluşturan zincirin halkalarıydı.

Öğretmen, insanların kendi ayakları üzerinde durmasını sağlayan, yaşamları boyunca kendilerine gerekebilecek bilgileri kazanmalarına yardımcı olan ve topluma arkasını dönmeden toplumun sürekli önünde giden bir gönül eridir. Bundan dolayı da karşısına çıkabilecek zorluklar kendisini yıldırmayacaktır, yıldırmamalıdır. Öğretmenler kılavuzdur. İşini ve yolunu bilen kılavuzla yolculuk mutlaka kişiyi iyiye ve başarıya ulaştırır.

Öğretmenlik mesleği, her şeyden önce bir ideal, gaye ve bir hizmet mesleğidir. Tıpkı toprak altına atılan bir tohum misali... Onlarca tohum verebilmesi için kendisini feda etme mesleğidir öğretmenlik. Daha birçok güzel ifade ile tanımlanamayacak kadar büyük olan bu meslek. Evet, sadece 365 günde “Bir gün” gün boyu görsel ve işitsel medyadan ne kadar fedakar olduğumuz, hangi zorluklar altında çalıştığımız, aldığımız maaşın azlığı vb. klişe sözlerle ifade edilerek sahiplenilemez ve değeri anlaşılamaz.

Malumunuz ki geçmişinden bugüne Öğretmenler Günü uygulamaları, darbeci ürünü olduğunu ortaya koyan örneklerle devam etmektedir. Kutlamalarda adeta, “Öğretmenler Günü kutlanacak! Kutla!”  komutunun gereği yerine getirilmektedir. Maalesef Öğretmenler Günü, öğretmenler için kutlama eziyetine dönüşen ve bu eziyete katlanılan bir gün halini almıştır. Her resmi törenin vazgeçilmezi olan bu büyük camia, maalesef o gün kendi törenini sadece kendi yapar bir vaziyette kadirşinaslık (!) örneği ile gözleri yaşarmaktadır.

Ülke geneli yapılan törenlerde eziyet günü algısı üretecek yaklaşımlar sergilenmektedir. Öğretmenler Günü’nde yönetici ve öğretmenlerimizden müteşekkil heyetlerin protokolü oluşturan zevatı ziyaret ederek Öğretmenler Günü’nü kutlatmaları, komedi programlarındaki skeçlere seza uygulamalar olarak dikkat çekmeyi sürdürecektir. Öğretmenlerin günü kutlanacaksa, bu, öğretmeni belli saatte, belli yerde bulunmaya zorlayarak değil, öğretmeni bir makama götürüp günümü kutla yaklaşımı yerine, bütün devlet erkânının da hocası olan öğretmenleri kendi mekânlarında ziyaret eden ve önemseyen bir nezaketle olacaktır.

Hal böyleyken, Öğretmenler Günü’nde öğretmenlerin vazgeçilmezliğine, öğretmenlik mesleğinin çok büyük önemine ilişkin hamaset yerine, öğretmenleri irite eden dayatmalardan ziyade,  her yıl tekrarlatılan temcitten öteye geçilerek öğretmenlik mesleğinin ağırlığına yaraşır kutlamalar ön plana çıkarılmalıdır.

Toplumun inşacısı, köklü medeniyetlerin mimarı ve taşıyıcısı olan; herkesin hayatında anlamı, şekillenmesinde yeri bulunan öğretmen kavramını, pratikte bir faydası olmayan, resmi kutlama programında yer alması dolayısıyla kutlanması külfete dönüştürülen Öğretmenler Gününü ritüellerinden arındırmak gerekmektedir.

İdeolojik görüntüden sıyrılmış, öğretmenlerin gönülden iştirak edecekleri, kökü derinlerde bir Öğretmenler Günü özlemiyle, tüm öğretmenlerimizin emekleri ve alın terlerinin karşılığını bulduğu Öğretmenler Günü’nün sivilleştiği, öğretmenlerin özgürleştiği, mesleğin itibarının ön plana çıktığı günlerde buluşmak dileğiyle bütün öğretmenlerimizi muhabbetle selamlıyorum.”