Rivayet olunduğuna göre, bir gün Arab'ın ileri gelenleri, yani Mekke şehrinin mürşitlerinin başları Mekke-i Mükerremin hakimi olan, Peygamberimizin amcası Ebu Talib'in yanına toplanarak geldiler ve toplu halde şöyle dediler; "Ey Arab'ın ulusu ve Haşim oğullarının efendisi, biz senin kardeşinin oğlu ile çok türlü mihnete müptela olduk. Bizim babalarımızı ve dedelerimizi zemm eder. Onlara atar bu hususta sana geldik, bize merhamet eyle onu çağır, geldiği zaman ona gıyam tazim ve tebcil etme, kendisinden peygamberliğinin doğruluğuna dair mucize ve ayet talep edelim. Eğer talep ettiğimiz şekilde göstere bilirse, peygamberliğini tasdik edip dinini kabul ederek iman edelim eğer getiremezse. Ona engel ol bizim aleyhimizde konuşmasın.

Ebu Talip ise onların ricasını kabul etti ve Peygamberimiz Resulullah (S.A.V) Efendimize haber gönderip davet etti.

Resulullah (S.A.V) Efendimiz saadet şerefle ve ikbal ile teşrif buyurdukları zaman, cümle alemleri ademden vücuda getiren yüceler yücesi şanı yüce Allah , onlar ihanet ve takir niyetinde iken, tabiatlarını değiştirdi. nübüvvet muhabbetini onlara ika etti. Resulullah (S.A.V) Efendimizi gördükleri zaman hiç eğlenmeden, kıyam tazim ve tekim ettiler.

Evet Peygamberimiz huzura gelip oturduğu zaman müşriklerden aşırı Müslüman düşmanı olan Ebu cehil söz alarak şöyle dedi; "Ya Muhammed biz isteriz ki, nübüvvetinin doğruluğuna dair. Bize bir mucize gösteresin. onu gördüğümüz zaman nübüvvetin doğruluğunu müşahede ederek inanır tasdik ederiz."

İşte onların bu talebine karşı Peygamberimiz (S.A.V) Efendimiz şöyle buyurdu; "Ne istiyorsunuz söyleyin, kendisinden başka ilah olmayan nimeti her şeye şamil şanı yüce rabbimden niyaz edeyim de ihsan buyursun."

Evet azgın müşrik Ebu Cehil'in karşısında bir kaya parçası duruyordu. Şöyle dedi: "Bu karşımızdaki şu taş yarılsın ve içinden bir ağaç çıksın, büyüyerek yapraklar ve meyveler versin ve böylece senin peygamberliğini doğrulasın."

Evet bu işin usul ve kaidesi için Peygamberimiz (S.A.V) Efendimiz yüksel Celal ve ikram sahibi Allah Zülcelal Hazretlerine niyaz ederek gerçekleşmesini istedi.

Evet aynı anda o kaya yarıldı ve içinden bir ağaç çıkarak aynı anda büyüdü, yapraklar ve meyveler vererek, o taş yerinden ayrılarak yürüyüp Peygamberimiz (S.A.V) Efendimizin huzuruna geldi secde ederek açık bir lisansla (salat ve selam sana ey Allah-u Teala'nın Habibi resulü, şahadet ederim ki Muhammed Allahın resulüdür habibidir, peygamberidir. Diyerek yüceler yücesi Allahın uluhiyetine vahdaniyetine  ve Resulullah Efendimizin nüvvetine şahadet eyledi.

Tekrar azgın müşrik Ebu cehil, Peygamberimiz (S.A.V) Efendimize hitaben şöyle dedi "Ya Muhammed, rabbine niyaz eyle de o taş ağacı ile birlikte yerine gitsin gelirken yerleri yarıp geldiği gibi yerleri düzelterek gitsin eskiden olduğu gibi muhkem ve sabit kalsın ve hiçbir zaman içinden ağaç çıktığına dair bir emare kalmasında eski haline dönsün ve böylelikle salamca eski yerinde kalsın.

Evet bunun üzerine peygamberimiz(svs) efendimiz yüceler yücesi Allah Zülcelal niyaz eyledi ve o taş ağacı ile geri döndü evet o ağaç o taşın içine girdi görünmez oldu ve eski yerine vararak eski haline döndü.

Resullah Efendimizi bu acık mucizesine karşı müşriklerden çok kimseler Müslümanlığı kabul ettiler ve Müslüman oldular ama bu kadar acık mucizeye karşı Ebu cehil ve inançsızlığını devam ettirerek peygamberimiz (S.A.V) efendimize (ya Muhammed senden daha sihirbaz bir kimse görmedim dedi)

İnançtan, imandan yoksun olana kimselere hiçbir mucize fayda vermeyeceği gibi, ey yüceler yücesi rabbim böyle acık mucizelerin sahibi Hz. Peygamberimiz (S.A.V) Efendimize şanına layık, cümleye salattan üstün salat ile salat eyle amin. Saygılarımla...