Osman Yüksel, 1917 yıllarında dünyaya gözlerini açmıştır. Osman Yüksel’in ailesi alimlerle doludur. Bunlardan bir kaçı Hacı Salim Efendi ve Ahmet Hamdi Aksedi’dir. Osman Yüksel’in gerçek adı Osman Zeki Yüksel’dir. Lise eğitiminden sonra Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi okumaya başlamıştır. Her şey iyi giderken,1944 yıllarında meydana gelen olaylara karıştığı için öğrenimi yarıda kalmıştır. Bu olaylar yüzünden bir süre tutuklu kalmış, Bir süre ceza çektikten sonra serbest bırakıldığında tekrar fakülteye başvurmuş, ancak olaylara karışması yüzünden bu başvurusu onaylanmamıştır. Buna çok içerlenen ve sinirlenen Osman Yüksel o dönemin Milli Eğitim Bakanı olan Hasan Ali Yücel’i yazdığı mektupta sözlerine söyle başlıyordu; ''Yüksek makamın Alçak vekili'ne... '' Bu yazısı yüzünden tekrar hapse düşmüştür. Hapiste durulan ve düşünceye bol vakit harcayan Osman Yüksel, hapisten çıkınca ilerde ünlenecek olan Serdengeçti dergisini çıkarmıştır. Ancak çıkardığı bu dergilerin birçok sayısı toplatıldı ve bunlar yüzünden bir çok sefer hapse girip çıktı. Kendisinin tutuklamalara alıştığı dergilerin alt yazılarında rastlanabiliyordu. Açın kapıları Osman geliyor diye alt yazılar yazardı genelde bu da yeni tutuklamalara hazır olduğunu gösterirdi. Serdengeçti dergisi Osman’a Serdengeçti ünvanı kazandırmıştı. Bu dergi çok sayıda davalara maruz kaldı ve bir çok sayısı toplatıldı bu yüzden sadece 33 sayı çıkarabildi bu dergiyi. Bunun üzerinde Osman 1952 yıllarında Bağrı Yanık adlı bir mizah dergisi çıkardı. Bu mizah dergisinde mücadelesine dair bir çok zengin espriler içeriyordu. Her zaman siyaset yanı bulunan Osman bir zamanlar da politikaya atıldı. Antalya milletvekilli yaptı. Ancak bu fazla sürmedi ve istifa etti. Ancak yazılarına her zaman devam etti ve bir çok kitap yayımladı. Unutulmayan vecizeleri ve anektodların dan bazıları halâ aklıma gelir ve kendi kendime tebbessüm etmişliğim olmuştur... Serdengeçti bir sohbet esnasında yaptığı nüktelerle, latifelerle, vezinli konuşmalarla herkesi kahkahalarla güldürüyordu; "Sekiz defa mahpus, bir defa mebus oldum." diyordu.

Osman Yüksel milletvekili olduğu dönemlerde bir mesele ile alakalı meclis kürsüsünde konuşurken milletvekilleri sıra kapaklarına vurarak protesto ederler ve konuşmasını engellemeye çalışırlar. Bunun üzerine Osman Yüksel, "Bu meclisin yarısı hıyardır."deyip kürsüden iner. Bunun üzerine vekiller "Meclisin şahs-ı manevisine hakaret söz konusudur. Sözünü geri alsın." diye itirazda bulunurlar. Bunun üzerine Serdengeçti yeniden kürsüye gelip şöyle der, "Tamam, sözümü geri alıyorum. Bu meclisin yarısı hıyar değildir der." Serdengeçti bir ara milletvekilliği yapmıştır. Sabah meclise gitmek üzere bir arkadaşı ile birlikte yola çıkar. Arkadaşı anlatıyor, "Meclisin kapısı döner kapılardan girdim, Osman Ağabey de arkamdan girdi. Ben çıktım. Bir sağıma baktım, bir de soluma; Osman Ağabey yok. Baktım ki kaptırmış dönüyor kapıda rahmetli. Çektim kolundan çıkardım. "Ulan." dedi, "Daha girmeden, kapısında başladı döneklik. Allah içeride bize yardım etsin."

İnönü'nün bir yurt dışı seyahatinde uçakta Osman Yüksel de bulunmaktadır. Bunu öğrenen İnönü, ona takılmak için torununu çağırıp Serdengeçti'yi tarif ederek, aşağıya biraz para atıp birkaç fakiri sevindirmesini istediğini söyler torununa. Sonra da, "Git Osman amcana aynen söyle bunu." der. Çocuk Osman Yüksel'e gider ve dedesi İnönü'nün isteğini söyler. Osman Yüksel muzipçe gülerek cevabı yapıştırır, "Evladım, ben aşağıya biraz para atsam birkaç fakir sevinir ama aşağı dedeni atarsak bütün fakirler sevinir." Bunu duyan İnönü gülme krizine girer. Yine Bir sohbet esnasın da üstad; - Tuhafıma gitti. Gazetelerimizin çoğunun isminin sonu "et"li. Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet, Medeniyet, Hizmet, Hakimiyet, Memleket vs. Bu et düskünlügü de nereden çikiyor? Acaba gazetecilerin her yere, her seye burnunu soktuklarindan, etliye sütlüye karistiklarindan mi ki? Ve hayatımıza remz olmuş fikrimizin ince gülü olan sözü; ''Bu dava ayıya dayı demeyenlerın davasıdır'' Ve Rahmeti Rahmana (10 Kasım 1983) te kavuşan Üstad belki de Ölüm tarihin de bile bizi tebessüm ettiriyordu. Mekanı cennet Ruhu şâd olsun. Saygı, özlem ve Dualarımızla Alperenler Seni anacak ve Unutmayacak Üstadım.
Besni Alperen Ocakları Başkanı
Mustafa UNUTURUM