Evet saygıdeğer okurlarım. Allah Zülcelal Hazretleri Ahzap Suresi ayet 70 ve 71'de şöyle buyurmaktadır; "Ey iman edenler. Allah'a itaat edin. Allah'a itaatsizlikten sakının ve doğru söz söyleyin ki, Allah sizin işlerinizi düzeltsin, günahlarınızı bağışlasın. Kim ki Allah'a ve resulüne itaat ederse gerçekten büyük bir kazanç elde eder."

Evet saygıdeğer okurlarım. Allah-u Teala yukarıdaki Ahzab suresi 70 ve 71. ayetlerinde açıklandığı gibi, Müslüman Allah'tan korkmalı, doğru söylemelidir. Allah-u Teala ve Resulüne itaat etmelidir. Menfaati için veya birini yükseltmek için Allah'ın sevmediği yalanı söylememelidir. Haktan hukuktan ve gerçekten ayrılmamalıdır. Allah'ın azabından korkmalıdır.

Yine Allah-u Teala Ahzab suresi 72. ayetinde şöyle buyurmaktadır; "Biz emaneti göklere, yer küreye ve dağlara teklif ettik, ama onlar bunu yüklenmek istemediler. Ondan korktular ve onu insan yüklendi. Kuşkusuz insan çok zalim çok bilgisizdir."

Evet 72. ayeti kerimede açıklandığı üzere ayeti kerimede geçen emanet kelimesini müfessirler çeşitli şekillerde açıklamışlardır. Şöyle ki İbn İbni Abbas R.A. Hazretleri Allah Zülcelal Hazretleri kulların yerine getirdiklerinde sevaba erdirmek ve yapmadıklarında azab etmek için emanet ile itaati kullarına farz kıldı. Farzları diledi de bunları göklere yere ve dağlara arz etti demiştir. İbn Mesut R.A. Hazretleri emanet, namazları eda, zekatı verme, namazı orucu haccı doğru sözü borçları edayı ölçek ve tartıda adalet ve diğer emanetleri içine alır demiştir. Diğer bazı müfessirlerin görüşüne göre de emanet kulların emir ve yasaklarına riayet etmeleri gereken bütün şeylerdir. Hülasa şöyle ki emanet Allah Zülcelal Hazretlerinin hukuku ile kulların hukukuna riayet etmektir. İşte bu oldukça ağır bir iş olduğundan semavatın arzın ve dağların bundan korktuklarını ve ancak insanın tabiatındaki zulme meyyal olma özelliğinden dolayı bunu kabul ettiği ifade edilmektedir.

Yine Ahzab suresinin 73. ayetinde de Allah-u Teala şöyle buyurmaktadır; "Böyle yaptı ki Allah, münafık erkekleri ve münafık kadınları, müşrik erkekler ve müşrik kadınları cezalandırsın. Müslüman erkeklerin ve Müslüman kadınlarında tövbelerini kabul buyursun. Allah çok bağışlayıcıdır ve ziyadesi ile esirgeyicidir."

Evet saygıdeğer okurlarım. Buradaki emanetin esas manası, insanların, akıl ve hür iradeye dayalı olan yükümlülükleridir. İşte burada bir temsili anlatım vardır. Emanet il bakışta insandan daha büyük güçlü ve dayanıklı gibi görülen göklerin, yerin ve dağların taşıyamayacağı kadar ağır ve çok önemlidir. Bu ağırlık ve önemdeki emaneti insan yüklenmiştir. Çünkü insanlar bir yandan bunu yüklenecek kabiliyet ve yetenektedir. Ama öte yandan neyi yüklendiğinin farkında değildir. İşte bu manada da çok cahildir. Evet onu hakkıyla taşımada başarılı olamamaktadır. Bu manada da çok cahildir. Evet onu hakkıyla da taşımada başarılı olamamaktadır. İşte bu manada da cahildir. Şu halde insan şuursuz cahil olmamalı, kimliğinin kabiliyetinin ve yüklendiği emanetin farkında olmalıdır. Ne hazin ve gariptir ki bugün insanlık işte bütün bu emanetlere hakkıyla gerçek manası ile riayet etmediği içinde küresel ölçekte bir güven bunalımı yaşıyoruz. Evet günler geçtikçe insanın insanla ve tabiatla ilişkileri ne yazık ki bozuluyor. Evet, İslam beldeleri bugün için ahlak ve hukuk tanımayan, karanlık ve kuralsız harplerin pençesinde yakılıp yıkılmaktadır. Yazıma bir büyük şairin deyimi ile son veriyorum.

Ne irfandır veren ahlaka yükseklik ne vicdandır,

Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır,

Yüreklerden çekilmiş farz edilsin havfu yezdanın,

Ne irfanın kalır tesiri katiyen ne vicdanın.

Saygılarımla.