Kuran ı Kerim’in tövbe süresi 119. Ayetinde şöyle buyrulmaktadır. ( Ey iman Edenler Allaha Karşı gelmekten, korkun ve sakının, ve doğrularla daima beraber olun. )

Doğruluk bir insanın aleyhine de olsa daima, söz ve davranışları ile, bir fiil niyetleriyle iyilikten yana olması anlamında söylenen bir ahlakı kavramdır.

Allahu Teala Hazretleri de , daima kulluğumuzun bilincinde olmamızı, aynı zamanda da doğruluktan ayrılmamamızı bizzat insanlığın bir gereği olarak istemektedir. Bu durumda Allahın emrine uyup sadıklarla, doğrularla, beraber olmak dinimizin bir gereğidir.

Daima doğru konuşup, doğru yaşamak ve doğru yaşayanlarla beraber olmak bütün Müslümanların şiarı olmalıdır.

Tavrı hareketlerimizde, niyetlerimizde doğru olmalıyız. Malum olduğu üzere her şeyin başı niyet olduğundan, niyetimizin daima doğru ve sadece Allah Zülcelalin rızasını ve o yüce yaratıcının hoşnutluğunu kazanmak olmalıdır. Gerek ibadetlerimizde, sadakalarımızda ve gerekse insanlarla ilişkilerimizde daima Allah ın rızası olmalıdır.

Konuşmalarımızda çok dikkat etmeliyiz. Bütün sözlerimizin doğru olmasına özen göstererek, insanları memnun etmek  veya hak etmediğimiz bir kazanca kavuşum değil aleyhimizde de olsa doğru ve ölçülü konuşmayı, yalan söylememeyi kendimize huy edinmeliyiz.

Bütün davranışlarımızda, doğru olmalıyız iyi olduğuna inandığımız şeyleri yaparken, kötü olarak bildiğimiz şeylerden de daima uzak durmalıyız. Bu halde bizim davranışlarımızın doğruluğunu gösterir.

Akitlerimizde ve verdiğimiz kararlara daima sadık kalmalıyız. Bu duruma göre doğruluk niyetlerimizi, konuşmalarımız ı, davranışlarımızı ve verdiğimiz kararlara bağlılığımızı göstermektedir. İşte bu şekilde gerçekleşen bir doğruluk erdem ve güzellikte Allah a kul olmanın da bir gereğidir.

Daima doğruluğumuzu sorgulamalı hem bu yönde de bir fiil kendimizi geliştirmek mecburiyetindeyiz. Peygamberimiz (SAV ) efendimizde bir hadis i şerifinde ( Sana şüphe veren şeyi terk et , Emin olduğun şeye ulaşıncaya kadar git. Zira doğruluk kalbin mutmain olmasıdır, yalan ise, insanın kalbinde kuşku uyanmasıdır ) (Tirmizi kıyame 61, Nesai  Eşrip 50 ) buyurmuştur.

Yukarıdaki hadis i şerif bir insan için günahı alışkanlık haline getirmemiş müslümanın kalbininin dinimizin hoşgörmediği şeylerin yapılmasından rahatsız olacağını beyan etmektedir. İşte böyle bir kalp Müslüman için de bir yol göstericidir. Çünkü bir Müslüman, yalan konuştuğunda ve doğru olmayan bir davranış sergilediğinde, kalbinde bir rahatsızlık meydana gelir. Doğru olduğunda ise içinde bir ferahlık ve güven  ve aynı zamanda da bir rahatlık, ferahlık ve hoşnutluk hissi doğar.

Yine Allah u Tela Kuran ı Kerim in Hut Süresi Ayet  112 söyle buyurmaktadır  ( Onun için sen beraberindeki  tövbe edenlerle  beraber emrolunduğun gibi dosdoğru ol , Aşırı gitmeyin Çünkü Allah her ne yaparsanız hakkı ile görendir) emrolunduğu gibi hareket etmek, o emirlerden hiç sapmadan yürüyebilmek, çok zor bir iştir, Emirlerin dışına hiç sapmadan yürümek ne kadar zor ise o yolda yürümenin sonucu  da,  o derece yüksek ve mükafatı da o nispette çok büyüktür .

Şu halde doğruluk bir insanın özünde, sözünde, inancında, niyetinde, sözleşmelerinde, ticaretinde yani bütün fiil ve davranışlarında doğru, hakkı gözetir, dürüst, adil, ihlaslı hep samimi olmalıdır, Yani yalan, batıl, hile, iki yüzlülük, riya ve sahtakarlığın zıddıdır. Doğruluk Kur an ve sünette ise ( Sıdk, ihlas, istikamet ve hakk kavramları ile de ifade edilmiştir.

Yazıma Yunus un bir sözü ile son veriyorum,

(Cümleler doğrudur sen doğru isen

Doğruluk bulunmaz sen eğri isen )

Saygılarımla.