Önce şahsi vazifelerden sonra ise aile vazifeleri gelir ki, aile bilindiği üzere her ferdin mensup olduğu ufak bir cemiyettir. Bunun azalarını ise karı koca ana baba çocuklar akraba ve hısımlar teşkil etmektedir.

Şurası bilinen bir gerçektir ki ne kadar mutemettin (uygar) cemiyetler varsa ilk şekilleri işte ailelerdir. Ailelerin bir araya gelmesiyle de cemiyetler doğar.

Burada ailenin ehemmiyeti ise pek büyüktür. Bir insan memleketine milletine karşı borçlu olduğu vazifelerini işte burada öğrenir. Evet, bütün saygıyı hürmeti sevgiyi her türlü faziletlerin kaynağı ailedir.

İnsan büyüklerine karşı saygıyı, hürmeti ve itaati küçüklerine karşı ise sevgiyi, şefkat ve merhameti bütün insanlara karşıda faydalı olmayı hülasa hem kendini yaratan Allah-u Teala ya hem de Allahın yarattıklarına karsı vazifelerini hep ana kucağında baba ocağında öğrenir, esas temelde orasıdır. Orada verilen terbiyen tesiri çok çok büyüktür. İşte bunun içindir ki, aile fertleri, karşılıklı vazifelerini yapan muntazam bir aileden gelen bir cemiyette çok sağlam olur ve ilelebet payidar olur.

Bir ailede vazifelerini şöyle hülasa edebiliriz.

Bir ailede, karı ve kocanın birbirlerine karşı vazifeleri. İslamiyet’te, kadınında, erkeğinde ayrı ayrı hakları ve vazifeleri vardır. Karı koca arasında her şeyden önce, karşılıklı ve samimi bir sevgi olmalıdır. Hem de her birisi yekdiğerini ölünceye kadar hayat yoldaşı ve sır arkadaşı bilmesi lazımdır. Evlenmiş olan bir erkek evinden başka bir şey düşünmemelidir. Kurmuş olduğu yuvayı daima sağlaştırmak için aşkla şevkle çalışmalıdır. Evine yan bakıp da ailesine vereceği muhabbet ve sevginin bir kısmını harice götürmek ve bu suretle aile rabıtasını gevşetmek çok çirkin bir harekettir. Bir defa Müslümanlık bunu asla kabul etmez hem de yasaklamıştır. Erkek ailenin reisi olduğu cihetle bütün harici işleri düşünmek evin ve ailenin her türlü ihtiyaçlarını tamamlamak vazifesidir. Karısının itikada, ibadet durumunu yoklayarak bu hususta bir eksiği varsa onu da öğretmesi vazifesidir aynı zamanda karısına karşı daima nezaketle yumuşaklıkla muamelede bulunmalıdır. Kadının olur olmaz sözlerinden müteessir olup da onunla münakaşaya gürültü yapmaya kalkışmamalı, hanımın asabiyetine karşı erkek ağır başlılık göstermeli mütevazı olmalı işi tamamen çığırından çıkarmamalı aradaki bağın kuvvetlenmesi için erkek daima anlayışlı ve olgun davranmalıdır. Hanımda kocası arasındaki bağın her gün biraz kuvvetlenmesi için kocasının evin reisi tanımakla ona daima sevgi ve saygı ile bağlanması gerekir. Peygamber (s.a.v.) efendimizde şöyle buyuruyor(kıyamet gününde kadın evvela namazından sonrada kocasına itaat edip etmediğinden sorguya çekilecektir. Namazını kılan, orucunu tutan nefsine haramdan saklayan kocasına itaat eden kadının gideceği yer doğruca cennettir) görülüyor ki Müslümanlıkta ailenin ehemmiyeti çok büyüktür bunun temeli olan karı ile koca kendi vazifelerini ve haklarını bilip de her ikisi de vazifelerine sağdık haklarını karşılıklı bilirlerse bu evlilik çok güzel kuvvetli şekilde devam eder.

Burada ana ile babanın vazifesi yalnızca dünyaya çocuk getirmek değildir. Çocukların evvela ailesine mensup olduğu cemiyete ve bütün beşeriyete çok faydalı olmasını da sağlamalıdırlar. Şurası da bir gerçektir ki, çocukların beşeriyete faydalı olarak yetişmeleri için en büyük amil ana ile baba olduğu gibi insanlığa karşı Munzur bir mikrop olmalarına da yine ana ve baba sebep olurlar. Çünkü çocuklar içtimai sıhhi ahlakı maddi ve manevi birçok hastalıkları da ana ve babadan alırlar. Çocukların hayırlı veya olabilmeleri aldıkları terbiyeye bağlıdırlar peygamber(s.a.v.) efendimizde ( çocuklarınıza iyi bakınız onlara güzel terbiye ediniz) diyor.

Burada çocukların yaşayacakları istikbale göre hazırlamak onların tahsil ve terbiyelerine son derecede de dikkat etmek ana ve babanın vazifeleri olduğu gibi

 Hem de bir borçtur. Esasında çocuğu sevmek demek onun gelecekteki onu saadet selamet ve refahını temin etmekte mümkün olur bunları düşünmeden kuru kuruya sevmek beklide çocuğun hoşuna gidebilir. Fakat çocukların istikbali için fayda yerine zarar doğuracağına hiç şüphe yoktur. İşte çocuklarımızı yaşayacakları zaman ne gibi hizmet bekliyorsa onu anlayarak ona göre hazırlamalıdır. Şunu aklımızdan çıkarmayalım ki her devrin kendine göre bir ihtiyacı vardır. Çocukları severken birini diğerinden üstün tutmamak gerekir. Çocuklara beddua etmekten kaçınmalıdır ve hasılı çocukların iyi veya fena olmasından ana ve baba hem cemiyete göre hem de Allah’u Teala yanında mesuldür. Onların iyi ve kötü işleri olabilir çocuğun dünya ve ahret saadeti için ana ve babaların çalışmaları bir vazife ve çocuğun onlar üzerindeki hakkıdır.

Saygı değer okurlarım gelecek yazımda da çocukların ana ve babalarına karşı olan vazifeleri üzerinde duracağım tabiatıyla çocukların ana baba üzerinde olduğu gibi anne ve babaların çocukların üzerinde hakları ve vazifeleri vardır hatta Allah Zülcelal hazretleri bu hususta emrediyor ayet ve hadislerle açıklayacağım.

Saygılarımla.