Allah Zül Celal Hazretleri Kuranı Kerime Necm Suresi Ayet 38 de şöyle buyurmaktadır (hiçbir günahkâr başkasının günah yükünü yüklenemez.)

Evet, saygıdeğer okurlarım. İnsanoğlu sadece ve sadece kendi yaptıklarından sorumludur. İşte durum açıkça peygambere gönderilen kitaplarda bildirildiği gibi bizzat peygamberlerle de kullara bildirilmiştir.

Öyle ya ayrıca Allah-u telala insanlara doğruyla, yanlışı kendisine gösteren bir de vicdan vermiştir. Özelikle her insan yani salim akıl sahipleri, vicdanlarının sesine iyice kulak verip düşünmelidir.

Evet, insanlar hür iradeleriyle, doğru ve yanlışı seçmekte serbest bırakılmıştır. Öyleyse herkes kendisi yaptıklarından sorumludur. Aynı zamanda da sorulacaktır.

Hiç kimse kimsenin günahını yüklenmeyecektir yani bir cani bir hırsız veya bir dolandırıcı yüzünden onun kardeşi bacısı anası babası veya akrabası çoluk çocuğu sorumlu olamaz ve böylelikle başkasının günahını yüklenmez.

Yalnız kötülüğe teşvik eden kimsede cezasını çekecektir. Misal olarak bir kimse diğerinin ibadet etmesini engelliyorsa yani bir kimse bugün ibadet etme günahı bana diye mani olsa dahi engellediği kimsenin günahı o kişiye yüklenmez ancak o ibadeti engel olmanın cezasını çeker. İbadet etmeyen kimsede kendi cezasını çeker.

Hesap gününde herkes yalnızca kendi yaptığından sorumludur ve hiçbir kimseye başkalarının günahları sorulmadığı gibi, hiçbir kimsede kimsenin günahını yüklenmez.

Mesela Mekke müşrikleri hazreti peygamber (s.a.v.) efendimize gelerek, gel bizim dinimize dön dünya ve ahret ne istersen biz kefil oluruz eğer bu durumda bir günahınız olursa, günahlarınız bizim boynumuza olsun demişlerdi. Hâlbuki herkesin yaptığı iş kendi boyunlarına olacaktır. Şunu da açıkça ifade edeyim ki aklıselim sahibi bir kimse, başkasının zorlaması ve isteğiyle Allah-u Telalanın yasakladığı hiçbir günahı işlemeyeceğine göre Allahın emrettiği bir işi de yapmaktan çekinmesin çünkü her işten bizzat kendisi sorumludur asla bir başkası değildir.

Hiçbir kimse günah işleyene ve asi olan bir kişinin günahını üstlenmez her şahsın kazandığı kendinedir. Ve ameli boynuna asılır yani başkasının yaptıklarından dolayı o kimse suçlanmaz ve cezada görmez yani arkadaşlık akrabalık dostluk adına susmayı tercih etmenin o işi yapmak kadar vebal ve günahı vardır. Ve herkes kendi işledikleri ile Allah Zül Celal hazretlerinin huzuruna çıkacaktır.

Hazreti Nuh ile h.z. İbrahim arasında bir adamı babası ve oğlu ve anası ve dayısı ile bir kocayı karısı ile köleyi efendisi ile muaheze (birinin davranışını beğenmediğini söyleme çıkışma azarlama ) ederlerdi. İşte onlara ilk muhalefet eden h.z. İbrahim aleyhisselam.

H.z. İbrahim aleyhisselamın şeriatından h.z. Musa’nın şeriatına kadar da adamı başkasının suçu ile muaheze etmezlerdi. Mamafih asıl rab ahret hükmünü beyandır.

Evet, h.z. Musa’nın ve h.z. İbrahim’in sayfalarında yazılı olan şudur. (doğrusu hiçbir günahkâr başkasının günahını çekmez)

Evet, şu da bir gerçektir ki, ahrette ceza çekecek kimse hiçbir kimsenin günahının cezasını çekecek değildir. Herkes kendi cürümünün cezasını çekecektir.  Bizde atasözü vardır bilirsiniz (her koyun kendi bacağından asılır derler ya)

Yine Allah zül celal hazretleri kuranı kerimin nahl suresi ayet 25’te şöyle buyurmaktadır. (şunun için ki kıyamet gününde, kendi günahlarını tamamen yüklendikten başka bilgisizlikleri yüzünden, saptırdıkları kimsenin günahlarından bir kısmını da yükleneceklerdir. Bak onların yüklenecekleri şey ne kötüdür. )

Her kim kötü bir adet çıkarırsa onun vizri ve kıyamete kadar onunla emel edenin vizri onu ihtas edenin boynunadır. Ve cezasını da çekecektir.

Kuranda geçen (vizr) in Türkçe anlamı ağır yük yüklenmek ve günah işlemek anlamındadır. Dini bir deyim olarak, din islahında, sahibinin sırtında ağırlık ve yük olduğu için günahlara (vizr) denilmiştir.

Vizr 5 ayette hiçbir günahkârın diğerinin günahını çekmeyeceğini bildirmiştir ancak insanları hak yoldan saptıran ve onları küfre günaha harama sürükleyen kimse bu insanların günahlarının bir kısmını yüklenecektir. Ve böylelikle sapanda ve saptıranda ve günaha dalanda cezalarını çekeceklerdir. Çünkü kurandan yüz çeviren imanı ve Salih amelleri terk edenler günahı yüklenmişler ve ziyana uğrayarak kendilerine çok yazık etmişlerdir.

Şu halde saygıdeğer okurlarım anlaşılan ve görülen o dur ki, birisi başkasının günahını almakla onu kurtaramaz. Beklide kendi taahhüdünün cezasını da ağır şekilde öder.

Saygılarımla Kenan Göksu